“Sonuçta, Portekiz'de kaç kişi çekimser?” başlıklı bu çalışma , Francisco Manuel dos Santos Vakfı tarafından yayınlandı ve araştırmacılar João Cancela, José Santana Pereira ve João Bernardo Narciso tarafından

yazıldı.

Soruşturmaya göre, 2021'de Portekiz'deki seçim listesinde “18 yaş ve üstü Portekiz vatandaşlığına sahip yerleşik nüfusun tahminlerine kıyasla yaklaşık bir milyon daha fazla seçmen” vardı.

“Seçim katılımının paydası olarak kayıtlı seçmen sayısını değil, Portekiz'de ikamet eden Portekizli yetişkinlerin tahminini alırsak, 2022 yasama seçimlerine ulusal topraklara katılım %65 civarında olurdu, resmi olarak kayıtlı% 58'in 7 puan üzerinde bir değer olacaktı” diyor.

Yüzde olarak, çalışma, ulusal seçim listeleri ile sakin sayısı arasındaki sapmanın% 11,4 civarında olduğunu ve bunun yüzyılın başına kıyasla neredeyse% 5'lik bir artışı temsil ettiğini ve Portekiz'i “Avrupa ortalamasının çok üzerinde” konumlandırdığını gösteriyor.

Çalışmada, “Portekiz, Romanya, Letonya, Yunanistan ve Bulgaristan'ın ardından kayıtlı seçmen sayısı ile ikamet eden sayısı arasındaki asimetrinin en fazla olduğu Avrupa Birliği'nin 27 ülkesi arasında beşinci ülke” deniyor.

Araştırmacılara göre, bu “aşırı kaydın” ana nedeni, “düzenli olarak yurtdışında ikamet eden seçmenlerin Portekiz'de oy kullanmak için kayıtlı kalmaları ve bu nedenle göç çevrelerine kayıtlı olmaları” gerçeğidir.

Yazarlar, “2019 ve 2021 yılları arasında göç eden her üç Portekizli yetişkin için en az birinin yurtdışına kayıtlı olmayacağını” tahmin ediyor.

“Birkaç durumda oy kullanmak için Portekiz'e seyahat edebilecek olan bu göçmen vatandaşların ulusal seçim listelerinde tutulması, çekimser oranını artırmaya neden oluyor” diye vurguluyor.

Bu sapmayı açıklamak için çalışma tarafından belirlenen bir diğer faktör de “nüfus sayımlarında yerleşik nüfusun tahminlerinde yetersiz temsil” ile ilgilidir, ancak Sayımların nüfusun %100'ünü kapsaysa bile, “seçim aşırı kaydı yine de 790 bin seçmen (%8.5) olacaktır”.

Bu fenomenle mücadele etmek için yazarlar, “ülke dışında yaşayan vatandaşların yurtdışındaki seçim bölgelerinde kayıtlarını teşvik eden koşulların yaratılmasını” ve “bu vatandaşların oy kullanma hakkının daha esnek hale getirilmesini” önermektedir.

Bu son noktada, yazarlar özellikle “erken hareketlilik oylamasının yurtdışındaki elçilikler ve konsolosluklar ağına genişletilmesini, bu da arzulayan herhangi bir vatandaşın ülke dışında olsalar bile ulusal topraklardaki seçim bölgelerine oy kullanabilmesini sağlayacak” savunuyorlar.

Bununla birlikte, yazarlar “aşırı kayıttan muzdarip bir seçmen kaydının, çok katı kurallara sahip bir nüfus sayımına açıkça tercih edildiğini” düşünüyor.

Bu anlamda, “seçim sayımını yönetme ve güncelleme sürecindeki olası reformlara şüpheyle yaklaştırarak, incelterek ve sayılarını yerleşik nüfusun tahminlerine yaklaştırarak vatandaşların oy kullanma haklarının kullanılmasına erişimini kısıtlayabilecek olası reformlara şüpheyle yaklaşıyorlar.”